top of page

Ofise Dönüş


Çin'de başlayıp kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 pandemisi hayatın her alanını etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Mart 2020’de Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin ardından alınan tedbirler sonucu evlerimizde karantina altında yaşamaya başladık ve çalışma hayatı da kaçınılmaz bir dönüşümün içerisine girdi.


Okulların, işyerlerinin kapatılması, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı bireylere sokağa çıkma yasaklarının getirilmesi, hafta sonu sokağa çıkma yasakları ilk dalgayı görece az kayıpla atlatmamızı sağladı. Vaka sayılarının düşmesiyle beraber 1 Haziran itibariyle alınan tedbirlerle yeni normal dediğimiz kontrollü sosyal ve çalışma hayatı dönemine geçildi ancak sonbahar ve kış aylarının gelmesiyle birlikte gribal enfeksiyonların artmasıyla pandemide 6 ay önceki durumu görmemiz olasılıklar arasında.


Salgının etkileri küresel ekonomiyi ve iş hayatını değiştirdi. Öyle ki bazı alanlar üretimde durma noktasına gelirken bazı alanlarda ise talep arttığı için tedarikte zorlanıldı. İnsanların toplu halde beraber çalıştığı ofisler, fabrikalar, dükkanlar sağlık tedbirleri nedeni ile çalışma şartlarını değiştirdiler. Evden çalışabilmek, toplantıları online platformlara taşımak trend olmanın ötesinde bir mecburiyet halini aldı. Pandeminin neden olduğu sonuçlar etkisini azalttığında ofislere geri dönüş başlayacak, eski alışkanlıklarımızdan bir kısmı yerini yeni edinilen alışkanlıklara bırakacak şüphesiz.


Oliver Wyman bir makalesinde işe geri dönüşün kısa değil uzun süren bir yolculuk olacağını yayınladı.* (1) Ekonominin yeniden açılmasının, üretimin devamlılığının sağlanmasının kritik önem taşıdığı belirtilen yazıda COVİD-19 pandemisi 3 faza ayrılmış.

Makaleye göre 1. faz iki üç aylık dönemi kapsayan virüsün çok hızlı yayıldığı ve sağlık sisteminin çok zorlandığı dönem olarak geçiyor. Bu dönemde virüsle ilgili bilgilerin sınırlı olduğundan, sürü bağışıklığı ve aşı çalışmalarının olmadığından dolayı devletler sağlık sisteminin çökmemesi ve hastalığın yayılmasının azaltılması amacıyla “Evde kal” politikaları uyguluyor.


Büyük kısıtlamalarla enfekte kişi sayısının azalmasıyla birlikte 2. faza geçiliyor. Bu faz rahatlama ve kuralların tekrar getirilmesi dönemlerini bir döngü olarak içeriyor. Aslında şu an bulunduğumuz dönem için de söylenebilir. Vaka sayıları döngüsel olarak bu esneklik ve baskı dönemlerine göre azalıp artıyor. Bu aşamada güvenilir antikor testleri ile pozitif vakaları hızlıca tespit edebilmek ve temaslılara karantina uygulamak çok önemli. Vaka sayıları düştükçe ekonomiyi tekrar açacağız, yükseldikçe belli kurallar tekrar gelecektir. Peki bu aşamada aşı bulunamamışken ve bulaşın önüne tamamen geçilememişken işe geri dönüş nasıl olmalıdır?


Bain & Company’ nin “İşe Geri Dönüş” (2) başlıklı makalesinde COVİD-19 döneminden kurtulmak için aksiyon planını şu şekilde oluşturmuş: advance, retreat, adapt and repeat. Türkçe olarak anlatmak gerekirse şirketlerin pandemi dönemi gibi belirsiz bir döneme dayanıklılık kazanması için; ilerlemesi, geri çekilmesi sonra adapte olabilmesi ve bu döngüyü tekrarlayabilmesi gerekiyor.


Bu makaleye göre COVİD-19 pandemisinde lider şirketler; dayanıklılık (resilience), uyum gösterme (adaptability) ve geleceği öngörme (prediction) yetenekleri arasında kurdukları denge tanımlanacaktır. Yukarda bahsettiğimiz aksiyon planı ile bu üç özellik birbirini tamamlamaktadır. Geleceği öngörme, koşullara uyum sağlayabilme ve dayanıklılık geliştirme liderlerin değişen şartlarda ilerleyebilmesine, ihtiyaç duyulduğunda geri çekilmelerine ve gerektiğinde uyum sağlamalarına yardımcı olacaktır.


Buna göre şirketlerin pandemiden yara almadan çıkmalarını sağlamak için kendilerine sorması gereken sorular şu şekilde:

· Değişikliklere uyum sağlamak için yeteri kadar çevik misin?

· Öngörülmeyen kriz durumlarıyla başa çıkabilmek için yeteri kadar dayanıklı mısın?

· Geleceği tahmin etmekte, öngörebilmekte yeteri kadar iyi misin?


İşe geri dönüş aslında bir arz ve talep meselesi.

Pandemi ile birlikte ekonomideki ve ihracattaki dengeler ile tüketicilerin talepleri tamamen değişti. Şirketlerin çalışanlarının sağlığını koruyabilmesi için pandemi sürecinde üretim ve tedarik zinciri yönetimi süreçlerini de tekrar gözden geçirmesi gerekiyor. Şirketlerin bu dinamiklerini tekrardan kurması ve ekonomideki değişikliklere ve taleplere göre şirketlerine yön vermesi gerekiyor.


1 Haziran’dan bu yana işe geri dönüşle ilgili birçok adımlar atıldı ve atılmaya devam ediliyor. Online ortamda yapılacak işleri, evden yürütülebilecek pozisyonları ve iş ortamında yapılması gereken işlerde işçi sağlığının korunması ile ilgili alınması gereken tedbirleri biliyoruz. Bu aşamada toplu bir şekilde işe geri dönüşten ziyade aşamalı olarak çalışan sayısının artırılması daha mantıklı ve zamanla enfekte kişi sayısına göre çalışan sayısını azaltıp arttırmak şeklinde devam etmelidir. Virüs hala aktif ve kişiden kişiye bulaş oldukça yüksek düzeydedir. Etkili bir aşının en iyi ihtimalle 2021 yılı içinde ülke çapında denenmeye başlanması tahmin edildiğinde, bu aşamaya kadar salgının etkisini göstermesi kaçınılmazdır. Özellikle çalışma alanları gibi toplu halde durulan alanlarda şirketlerin her türlü sağlık tedbirini sağlaması gerekir ve aynı zamanda geleceğe yönelik salgının artması durumuna ait planlamalar ve stratejiler geliştirmelidir.


Bain & Company’nin makalesine göre virüs konusunda iş yerlerimizdeki risk düzeyini belirlememiz için 5 faktör oldukça önemli:

1. Sosyal Mesafe: Çalışanlar birbirine ne kadar yakınlıkta?

2. Temas Türü: Çalışanlar birbirleriyle, işteki malzemelerle veya müşterilerle temas kuruyor mu?

3. Temas Süresi: Bu temas ne kadar sürmektedir?

4. Temas Sayısı: Bir günde kaç fazla temas, etkileşim gerçekleşir?

5. Temastan Korumak için Bariyer: Çalışanlarınızı koruyan tarama noktaları, dezenfektan alanları veya çalışanlarınızın temaslılarla (müşterilerle) arasında bariyer görevi gören protokoller var mı?


Bu beş faktöre göre her şirket, iş yeri çalışanları için risk derecesini belirlemelidir. Örneğin; günde yüzlerce insanla teması bulunan market çalışanları, okul gibi yerler yüksek risk altında değerlendirilebilir. Her şirketin asansör, ortak alan, tuvalet vs gibi yerler için önlemler alması; ateş ölçme, dezenfeksiyon ve maske alanı gibi alanlar belirlemesi lazım.


Salgın devam ederken evden yapılabilecek işlerin belirlenmesi, toplantıları online ortamda yapılması, müşterilerle iletişim online devam ettirilmesi ve olabildiğince dijitalleşmeye çalışılması sağlığımızın ve işlerimizin sürdürülebilirliği için gereklidir.


İşe geri dönüş demek pandemi öncesi gibi dönmek değil aslında. İş yerlerimizi pandemi döneminde ve gelecek dönemlerde salgın yokmuş gibi açarsak bu durum bizleri yeni salgın ve kapanma krizleriyle yüz yüze bırakabilir. Bu nedenle salgının ülkemizdeki yayılmalarına, hızına bakarak geleceği planlamaları ve farklı senaryolar için stratejilerimizi hızla oluşturmalıyız.

39 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Opmerkingen


bottom of page